Ana sayfa Köyümüz Albüm Üye giriş Konuk defteri İletişim Hizmetler Dosya indirme
Konuk Defteri  

Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim
   - betonkaya, 09.10.2023

Mudanya dan selamlar..

Mudanya da bahar havası yaşıyoruz..
Yusufeli hepimizi üzüyor, yüreğimizi yakıyor..
Yazın ancak geliriz o zaman da muhtemelen Eski Yusufeli sulara gömülür..
   - cmustafagumus, 24.02.2023

yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur.
   - sanikor, 23.02.2023

Artvinden hayırlı günler
   - Cemal Akistanbullu, 09.11.2022

Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun
   - Cemal Akistanbullu, 29.05.2022




EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu

Sisteme giriş  




 


Hala hesabınız yok mu? Hesap açmak için tıklayın.

Çevrimiçi  
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
3 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi.

Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

OĞDARDAN MEKTUP-UZAT ELİNİ BANA

Yayın tarihi: 25 Mayıs 2011 Çarşamba, 1111 kez okundu.
Konu: Şenliklerimiz 

Sevgili Oğdarlılar;

Terk edilmişliğin dayanılmaz acısıyla birlikte yaşadığım günlerin üzerinden seneler geçti.
Her biriniz kendinizce birtakım nedenlerle, çeşitli bahaneler ileri sürerek beni bırakıp gittiniz.

Kiminiz yokuşlarıma dayanamadı, kiminiz soğuğuma dayanamadı, kiminiz okulsuzluğumu, kiminiz verimsizliğimi bahane ettiniz. Kiminize ekmek yetiştiremedim, kiminize söz geçiremedim.
Sokaklarımı çocuksuz, dağlarımı nahırsız, evlerimi insansız, beni sizsiz bıraktınız. Alın terlerinizi döktüğünüz tarlalarıma göz yaşlarınızı dökerek koptunuz benden.
Her birinizi ayrı ayrı izledim ketevetin ağzından aşarken. Hiç birinizin yüzü gülmüyor, ağzı açılmıyordu sessizlikten.
Canımdan canlar kopararak ayrılıyordunuz sanki. Her yük kamyonunun arkasından gizlice el sallıyor, her bir yatak denginin içerisinde bıraktığım sıcaklığımı sizlere vermek istiyor, her erzak çuvalının tadına tad, kokusuna koku oluyordum kendimce.

Sevgi ve saygılarım hepinize.
Sizler kendi halinizde gidişinize ağlarken, benim yüreğimden feryatlar yükseliyordu her göç kervanının arkasından.
Oysa ne güzel günler yaşamıştık sizlerle
Gökyüzüne duaya kalkmış iki el gibi büyük sırtın başından sameleye kadar olan bütün varlığımı sizlerin yararlanmasına açmış, insan sesleriyle orak seslerinin birbirine karıştığı güzelim ormanlarımda sizlerin kuru ekmek soğanınıza ağaç dallarımla ortak olmuştum.
Dağda öküzlerinize seyir, hozanlarda hayvanlarınıza bayır olmuştum. Yasakta piknik yeri, çaroda buz gibi su olmuştum sizler için. Sokaklarımı çocuklarınıza, gecelerimi oturmalarınıza, yazlarımı harmanlarınıza, kışlarımı formada kartol muhabbetlerinize ayırmıştım.
Düzlarımda tarla, çayırlarımda ot olmuştum alabildiğince. Değirmenlerim vardı buğdaylarınız için, derelerim vardı sulamanız için, pınarlarım vardı kana kana içmeniz için.
Ne öğretmenler gelip geçmişti benden biliyor musunuz? Egitmen Nazımı, Elfaz beyi, Nevzat beyi, Eyüp Özderi, Mustafa Çeliki, Mustafa Polatı ben yetiştirmedim mi? Rıza hafız, Sedat Hoca, Alim Hoca, Mehmet hafız, Muhammed hafız, minarelerimden yıllar yılı ezanlar okuyup kürsülerimde vaaz vermediler mi?
Hanginiz yaramazlık yapmadı çocuk haliyle camimin üst katında, hanginiz okey oynamadı kahvelerimde, hanginiz efkar tepemde tur atıp okulun önündeki sahada voleybol oynamadı? Hanginiz?

Dünyanın en tatlı lezzetlerini verdim sizlere. Patatesin en iyisini, lahananın en güzelini yediniz. Kızılcığın ölümden başka her derde derman olduğunu benim sayemde bilmedi mi tüm dünya.
Kirkatın tadına lükesette, cevizin tadına kirtiyette, üzümün tadına ginkaloda, kirazın tadına gezlorda, pantanın tadına ahoda, eriğin tadına şikerde, acı kirazın tadına tahnagarada varmadınız mı?
Hasan babanın dualarıyla büyüttüm sizleri. Lütfi çavuşun, Kemal çavuşun, Cemal Ustanın elinde her biriniz ustalık öğrenip çoluğunuzun çocuğunuzun rızkını çıkardınız. Gurbetinize sıla, yaralarınıza merhem olmadım mı yıllar boyu. Birbiriyle kardeş gibi geçinip tüm çevre köylerde gıpta ile kendisine bakılan tam ikiyüzelli haneyi barındırmadım mı sinemde?
Şimdi üzerime çöken kahredici yalnızlık, ve ruhumu kaplayan öldürücü sessizlikle baş başa topu topu yirmi tane duman tüten bacadan kuşsuz kalan ağaçlarıma, meyvesiz açan çiçeklerime, hayvansız kalan dağlarıma bakıp hüzünlü türküler söylüyorum kendi kendime.
Her festival yılı geçmek bilmeyen dört senenin umuduyla göreceğim yavrularımı, misafir edeceğim yaşlılarımı bekliyorum.

sizleri çok iyi anlıyorum.
Benden bir hayır gelmez dediniz kendinizce, doyuramadım sizleri, belki de gözünüz doymadı, bilmiyorum. Topraklarım yetmedi, sularım az geldi belki. Çocuklarınızı okutamadım gençlerinize iş bulamadım. Haklısınız.
Ama şunu anladım ki sevgili Oğdarlılar;
Bende bu ayrılık acısı, sizde bu özlem olduğu müddetçe birbirimizden uzakta yaşamamız imkansız. Düşlerinize arkadaş, hayallerinize yoldaş oldum her gece. Beni özlediğinizden daha fazlasıyla bağrıma bastım sizleri her festival senesinde. İyi ki varsınız diyorum göğsümü gere gere.
Beni unutmayın ne olur. Çünkü ben sizleri var olduğum sürece unutmayacağım.
OĞDARDAN MEKTUP-UZAT ELİNİ BANA | Hesap Yarat/Giriş Yap | 0 Yorum
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden sorumlu değiliz.