Ana sayfa Köyümüz Albüm Üye giriş Konuk defteri İletişim Hizmetler Dosya indirme
Konuk Defteri  

Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim
   - betonkaya, 09.10.2023

Mudanya dan selamlar..

Mudanya da bahar havası yaşıyoruz..
Yusufeli hepimizi üzüyor, yüreğimizi yakıyor..
Yazın ancak geliriz o zaman da muhtemelen Eski Yusufeli sulara gömülür..
   - cmustafagumus, 24.02.2023

yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur.
   - sanikor, 23.02.2023

Artvinden hayırlı günler
   - Cemal Akistanbullu, 09.11.2022

Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun
   - Cemal Akistanbullu, 29.05.2022




EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu

Sisteme giriş  




 


Hala hesabınız yok mu? Hesap açmak için tıklayın.

Çevrimiçi  
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
6 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi.

Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Konu: Gelenekler

Bu başlık altında yayınlanan yazılar

<   12345678910111213141516171819202122232425262728293031   >

KOYUN KIRKMAK

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 24 Mayıs 2012 Perşembe
Konu: Gelenekler 
Koyun Kırkmak köyümüzün hem eski geleneklerinden ,hemde zaruri ihtiyaçlarından biridir.
1960 lı yıllara kadar köyümüzde hemen her ailenin sürüsü-tavarı bulunurmuş,tavarlar bölük bölük;(bir kaç ailenin ki bir arada ) otlar başlarında bir iki çoban bulunurdu.
Yaylalar da tarlalarda ağıllarda kalır hem yazın sıcakta dışarda kalarak hayvan rahat ediyor hemde tarlalarımız gübrelenirdi.
Hemen her tarlanın başında YAYLA denilen taştan bir odalı olarak yapılan çobanların kaldığı evler yapılırdı.
Sabah dağlara bayırlara otlamaya giden tavar akşam yaylaya geldiğinde bütün köylü işlerini bitirip yaylaya gider koyunları keçileri sağar sütlerinden yoğurt,sarı yağ lor yaparlardı.
Köyün en kalabalık en neşeli belki de en yaşanabilir zamanlarıdır o zamanlar.Aileler toplu olarak yaşıyor.Sadece Iğdır a giden 22 hane ve çok az sayıda muhacır giden köylülerimiz vardı.Genelde herkes köydedir.Erkekler yazın gurbete gider kışık gelirlerdi.
Ev işlerini genelde evin dedesi kadınları ve çocukları yapardı.

Koyunlar keçiler topluca derelerde yıkanır temizlenir ve yünleri kılları kırkılırdı.birkaç gün süren bu kırkma işleminden sonra toplanan yünlerden,çorap,kazak,şapka,yorgan,döşek,yastık yapılırdı.
Keçi kıllarından ,erkeklere şal pantolunu kıl çorabı,kıl cecimi,kıl cili (çuvalı) yapılırdı.
Yünlerden ayrıca EHRAM yapılırdı.
Sayfayı yazdırmaya hazırla

ENİŞTE KÜTÜĞÜ

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 07 Mayıs 2012 Pazartesi
Konu: Gelenekler 

TAZE ENİŞTE KÜTÜĞÜ


Düğünden bir hafta sonra gelin ve damat kız tarafının evine ziyarete giderler. Gelinin akrabaları damadın önüne yarılması çok zor bir ağaç kütüğü koyarlar, eline de bir balta verip 'bu kütüğü yar' derler. Bu şekilde damadın gücünü sınarlar. Eskiden oldukça yaygın olan bu gelenek günümüzde artık unutulmaya yüz tutmuştur.


Haa enişteye en ağır ve kör olan kesmeyen balta verilir.Odunun yanı kütüğünde pelit yada kargaç olmasına dikkat edilir.


Yaramasa vay geldi enişteye.

Sayfayı yazdırmaya hazırla

KORKOTA.

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 03 Mayıs 2012 Perşembe
Konu: Gelenekler 
KORKOTA ? KAPI KİLİDİ.

Köyümüzde kalın tahtadan ustalıkla yapılırdı.Genelde Mereklerin ,ahırların ve evlerin dış kapılarına takılırdı.
Ağaçtan olmasına rağmen çok güvenilir bir KİLİT idi.

İçerisinde ki dişli tırnaklarla kontrol edilen bu kilit dil denen anahtar ile açılır kapatılırdı.

Her ustanın yapamayacağı incelik ve ustalık isteyen bir iştir.
Şimdi azalmakta ve yok olmaktadır.
Devamını oku... 'KORKOTA.' (19 harf daha var) Sayfayı yazdırmaya hazırla

BİZ ÇOBANKEN

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 26 Mart 2012 Pazartesi
Konu: Gelenekler 
Çocukluğu Oğdarda yada köyde geçen bütün çocuklar gibi bizde Oğdarda yaşarken ,bütün yaşıtlarımız gibi ailemizin işlerine yardımcı olurduk.
Belki yaşımız küçük olur aklımız herşeye kesmezdi ama ;yaşımızdan büyük işler yapardık.
Mesela ;7-8 yaşlarında ki bir çocuk 80-100 körpeyi otlatırdı.9-10 yaşlarında yüzlerce davarın peşine dağlara giderdi.
10-12 yaşlarında büyür tarla koşmaya başlar oduna giderdi.
14-15 yaşlarında gurbete gider para kazanmaya başlardı.
17-18 yaşlarında artık büyür adam olurdu.Bazende evlenirdi.

1970 li 80 li yıllarda ki nesilde yaşayan çocuklar da ailenin hayvanlarını otlatmaya götürürdü.
otlak yerleri Çoç,kordiyet,Çabuk,Karataşlar di.
Otlak yerler aynı zamanda da oyun yerlerimizdi.Gittiğimiz her yeri kendimize oyun yerine çevirirdik çeşitli oyunlar oynardık.
Çoçta göl yapar yüzerdik.Lik oynar ,top bulursak maç yapardık.
Koridyette dudi dudi laper oynardık.
Kaçkalda ufacık suda göl yapar ilk yüzme derslerimizi Kaçkal Olimpiyat gölünde alırdık.
Çamların dibinde serinler ekmek yer sonra kaçkalın ağzından hersin yaylalarında ki çocuklarla atışırdık
Çabuk hem yüksek hemde güzel bir yerdi.orda da tana oynar laper devirirdik.Ara da bir karataşlara gider tanayı kotiz tutunca köyün yoluna düşerdik.
Bazılarımız tana otarır,bazılarımız boz eşek,bazılarımız katır,bazılarımız ayağı topal ineği otarırdık.

Küçüktük çocuktuk ama biz aslında büyüktük.Kendimizden büyük işleri yapardık.Çifti yenemez ama tarla koşardık.baltayı kaldıramaz ama oduna giderdik.
Sayfayı yazdırmaya hazırla

BİZ ÇOCUKKEN..........

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 19 Mart 2012 Pazartesi
Konu: Gelenekler 

Oğdar da çocukluğu geçenler uzun kış gecelerinde eğlenmek vakit geçirmek için neler yapardı acaba.
Gaz lambasının ışığında İnternette gezinirlermiydi?
Televizyonda cizgi film izlerler miydi?



En Üstte Kimin Eli:
En az dört çocuk ile oynanır. Çocuklardan biri ebe seçilir. Ebe olan "yumulur." (secde eder vaziyette yere yatar, etrafı görmemek için.) Diğer çocuklar da ellerini ebenin sırtında üst üste koyarlar. Ebeye "En üstte kimin eli?" diye sorarlar. Ebe en üstteki elin kimin eli olduğunu bilirse yumulmaktan kurtulur ve en üstte eli oian çocuk yumulur bu sefer. Bilemezse bilene kadar yumulmaya devam eder. Oyun bu şekilde sürer gider... Tabü çocuklar bazen ebe elin sahibini bilse bile, "Bilemedin işte, falancanın eliydi..." diye ebeyi kandırırlar da... Ama bu durum sık yaşanmaz.


Ayak Oyunu:
Üç dört yaşlarındaki birkaç çocuk, ayakları otaya gelecek şekilde otururlar. Oyunu yöneten kişi de çocukların yanlarına oturur. Oyunu yöneten (veya oynatan) kişi her dizede sırayla birinin ayağına eliyle dokunarak şu tekerlemeyi söyler:
"Bir birliğim/İki ikiliğim/Üç üçlüğüm/Dört dörtlüğüm/ Beş beşliğim/ Altı elek/ Demir telek/ Salla bunu/ Çek şunu..."
Çek şunu dizesi hangi çocuğun ayağına denk gelirse o çocuk oyundan çıkar. Oyun bu şekilde devam eder. En sona kalan çocuğu diğerleri döver.
Sayfayı yazdırmaya hazırla

<   12345678910111213141516171819202122232425262728293031   >