Ana sayfa Köyümüz Albüm Üye giriş Konuk defteri İletişim Hizmetler Dosya indirme
Konuk Defteri  

Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim
   - betonkaya, 09.10.2023

Mudanya dan selamlar..

Mudanya da bahar havası yaşıyoruz..
Yusufeli hepimizi üzüyor, yüreğimizi yakıyor..
Yazın ancak geliriz o zaman da muhtemelen Eski Yusufeli sulara gömülür..
   - cmustafagumus, 24.02.2023

yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur.
   - sanikor, 23.02.2023

Artvinden hayırlı günler
   - Cemal Akistanbullu, 09.11.2022

Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun
   - Cemal Akistanbullu, 29.05.2022




EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu

Sisteme giriş  




 


Hala hesabınız yok mu? Hesap açmak için tıklayın.

Çevrimiçi  
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
7 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi.

Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

MEŞE ADAMI

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 23 Ağustos 2016 Salı
Sosyal yapı 
Meşe Adamı:
Tüm Doğu Karadeniz’de olduğu gibi Yusufeli’de de Meşe Adamı inancı oldukça yaygındır. Yusufeli’nin her yerinde bilinir. Meşe Adamı belden yukarısı insan, belden aşağısı hayvana (ayı, kurt veya maymuna) benzeyen, vücudunun her tarafı uzun kıllarla kaplı bir yaratık şeklinde tarifi yapılan hayali bir yaratıktır. Meşe Adamı’nın, ormanlarda yaşadığına ve –bu yüzden de- en çok avcılara rastladığına, karşısındakinin her hareketini taklit ettiğine, olağanüstü bir fiziksel güce sahip olduğuna ve bir tek ateşten korktuğuna inanılır. Meşe adamı figürü daha çok, çocukları korkutarak geceleri dışarı çıkmalarını engellemek için anlatılır. Sayısız Meşe Adamı hikâyesi olmasına rağmen, hikâyelerde Meşe Adamı’nın tasviri aynı olup, yalnızca hikâyelerde geçen olaylarda küçük değişikler görülür. Lazlarda da Meşe Adamı aynıdır. Meşe Adamı Lazcada “Germakoçi” (Germa=Orman, koçi=adam) şeklinde söylenir. Meşe Adamı hakkında daha geniş bilgi için Kafkasya Yazıları dergisinin (Çiviyazıları yayın.) 2. sayısında (Yaz-1997) yayınlanan W. Feurstein’in “Laz Halk İnancında GERMAKOÇİ” başlıklı yazısı okunabilir.
Cazi (Kuyruklu) İnanması:
İnsanların gözüne daha çok kedi veya örümcek suretinde görüldüğüne, loğusa kadınlara tayin (musallat) olup, yeni doğan çocukların ciğerini yediğine inanılan, kuyruklu insanlardır caziler. Cazi için “Kuyruklu” tabiri de kullanılır. Hüngâmek taraflarında ise “Poçikli” denir. Yusufeli’de en yaygın halk inancı, cazi inancıdır. Tüm Yusufeli’de bilinir. Cazi’nin tarifi yörelere göre pek farklılık göstermez. Hemen hemen heryerde tarifi aynıdır. Ve cazi üzerine, gerçekten yaşanmış olduğu söylenen sayısız hikâye, olay anlatılır.
Cazi insanların küçük (en fazla parmak boyunda) kuyruklarının olduğu ve kuyruğun yalnızca suyun içinde ortaya çıktığı söylenir. (Şüphelenilen kişiler suyun içine oturtup kuyruk çıkıp çıkmayacağına bakılırmış.) Bu yüzden cazi’nin bir adı da Kuyruklu’dur. Kedi suretinde görülen cazi’nin gözlerine dikkatli bakıldığında tıpkı insan gözleri gibi gözlerinin olduğu da söylenir. İki çeşit cazi olduğu ; bazılarının can aldığı, bazılarının da can almadığı, bunların sezgilerinin çok kuvvetli olduğu söylenir. Kendilerine yapılacak herhangi bir kötülük, şaka ve saireyi önceden sezerler, anlarlarmış. (örneğin : bir ziyafet üzerine davetsiz, tesadüfen gelenlere şaka yollu “ziyafet olduğunu nerden anladın, cazi!” diye takılırlar.)
Cazi’nin kuyruğu sızladı mı birinin canını almak istermiş. Daha ziyade, çok sevdiği birinin ya canını alırmış, ciğerini yermiş, kanını emermiş ya da boğarmış.
Cazi’nin göze göründüğü suretini (büründüğü suret) öldürürsen, cazi kişinin de öleceği veya suretine ne yaparsan aynısının cazi kişiye de olacağı (örneğin: suretini döversen, cazi kişi de dövülmüş gibi olur vs.) söylenir.
Cazi inanışı da Yusufeli folkloruna ayrı bir renk katar

Kurt ağzı bağlama:
Geceleri dışarıda kalmış hayvanları kurt yemesin diye dualar okuyarak bir çakının ağzı kapatılmak suretiyle kurdun ağzının bağlanması.

Koncoloz:
Yeni doğmuş çocukların ciğerini çektiğine inanılan düşsel bir yaratıktır.,

Eş Basması:
Birbirine yakın tarihlerde doğan ve kırkları karışan çıcuklara “kırkları karışmış eş” adı verilir. Bunlar bir arada iken, eşlerden biri öbüründen daha yüksekte tutulur ya da yükseğe çıkarılırsa, aşağıda kalan eş, eş basmasına uğrar. Eş Basmasına uğrayan çocuklar, zamanında yürüyemez, normal büyüyüp gelişemez, hastalıklı olurlar. Basan eş ile basılan eş, iki el arasında altlı üstlü havada birbirlerinin üzerinden geçirilirse, eşlik sağlanmış ve eş basması önlenmiş olur.

Diğer İnanmalar:
· MayısYedisi (Rûmi 7 Mayıs günü) Çoruh Nehrinde yıkanmanın uğuruna inanılır. Türklerin Şamanlıktaki yaz bayramını kutlaması geleneğinin bir başka örneği sayılabilecek bu inanç, Çoruh kıyısı köylerinde yaygın idi.

İlkbaharda ilk pancar çıktığı zaman körpe pancardan yiyen göğü yener.

· Eşikte oturursan alacaklılar gelir.

Gece sakız çiğneyen kişi ölü eti çiğnemiş sayılır.

Kızlar kahve içmez, içerse çocuğu olmaz.
· Gece yastığın altına elbise koyarsan (özellikle de belden aşağı giyilen pantolon, çorap vs. gibi elbiseler) gece uykuda Karakura (Karabasan) basar.
· Kollarını göğsünde kavuşturup bağlarsan annen baban ölür, yetim kalırsın.
· Gece tırnak kesilmez.
· Gece kapıya su atılmaz. Hele hele sıcak veya kaynar su hiç atılmaz. Cinlerin çocukları üzerine dökülür, çocukları yanar.
· Kapıya kemik atılmaz.


Kaynak: Taner ARTVİNLİ; Yusufeli, Yusufeli Kaymakamlığı yayını, Ankara 2000
MEŞE ADAMI | Hesap Yarat/Giriş Yap | 0 Yorum
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden sorumlu değiliz.